top of page

Yapay Zeka Buluşları Patentlenebilir Mi?

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Ahmet Çağrı KARACA
    Av. Ahmet Çağrı KARACA
  • 21 Eki
  • 4 dakikada okunur


Makale Analizi: Yapay Zeka İnovasyonu ve 'Teknikte Uzman Kişi'

Giriş

Bu analiz, Roberto Dini tarafından kaleme alınan ve Oxford University Press tarafından yayınlanan Fikri Mülkiyet Hukuku ve Uygulaması Dergisi'nin (Journal of Intellectual Property Law & Practice) 2025 yılı, Cilt 20, Sayı 10'da (DOI: 10.1093/jiplp/jpaf003) yer alan "AI innovation and a ‘person skilled in the art’" başlıklı editoryal makaleyi konu almaktadır. Yazar, Roberto Dini, bir Fikri Mülkiyet Danışmanıdır.

Bu makale, yapay zekanın (AI) yarattığı buluşların patentlenebilirliği tartışmasını, mevcut hukuki davaların (örn. Thaler davaları) odaklandığı "Yapay zeka mucit (buluş sahibi) olabilir mi?" sorusunun ötesine taşıdığı için paylaşılmaya değer bulunmuştur. Yazar, yapay zeka yasal olarak bir "mucit" kabul edilse bile, bu buluşların patent hukukunun temel bir şartı olan "buluş basamağı" (inventive step) kriterini neredeyse hiçbir zaman karşılayamayacağını savunmaktadır. Bu analiz, özellikle fikri mülkiyet ve teknoloji hukukuyla ilgilenen hukukçular için mevcut patent sisteminin yapay zeka karşısındaki konumunu gösteren temel bir hukuki argüman sunmaktadır.

Makalenin Analizi

Yazar, yapay zeka tarafından tamamen otonom olarak üretilen buluşların neden patentlenemeyeceğine dair yeni ve güçlü bir argüman sunmaktadır. Bugüne kadarki hukuki tartışmalar (ABD'de Thaler v Vidal, Birleşik Krallık'ta Thaler v Comptroller gibi) genellikle patent kanunlarının "mucit" tanımının "gerçek kişi" (natural person) olmasını gerektirmesi üzerine odaklanmıştı. Dini, bu sorunun bir şekilde yasal değişiklikle aşılması durumunda bile, asıl engelin patentlenebilirliğin esasına ilişkin olduğunu belirtmektedir.

Bu temel engel, "buluş basamağı" (ABD hukukunda "non-obviousness" - aşikar olmama) testidir.

1. Hukuki Zemin: "Teknikte Uzman Kişi" (Person Skilled in the Art)

Yazar, patent hukukunun temel bir prensibini hatırlatır: Bir buluşun patentlenebilir olması için, ilgili teknik alandaki "teknikte uzman kişiye" (person skilled in the art - PSITA) göre "aşikar" (evident) olmaması gerekir. Bu standart, hem Avrupa Patent Sözleşmesi'nde (EPC Madde 56) hem de İtalyan Sınai Mülkiyet Kanunu (Madde 48) gibi ulusal düzenlemelerde mevcuttur.

2. Argümanın Kilit Noktası: Yapay Zeka Buluşu İçin PSITA Kimdir?

Makalenin temel tezi şu soru üzerine kuruludur: Eğer "mucit" bir yapay zeka ise, bu buluşun "aşikar" olup olmadığını değerlendirecek olan "teknikte uzman kişi" kim olmalıdır?

  • İnsan Olamaz: Yazar, PSITA'nın bir insan olamayacağını savunur. Çünkü "sıradan" (ordinary) bir insan uzman, bir yapay zekanın sahip olduğu işlem gücüne, veri tabanlarına ve analiz kapasitesine sahip değildir. Eğer ölçüt insan olsaydı, yapay zekanın ürettiği her çözüm insana "aşikar olmayan" görünecek ve bu da testi anlamsız kılacaktı.

  • Ölçüt: Başka Bir Yapay Zeka: Mantıksal zorunluluk gereği, bir yapay zeka mucidin ürettiği buluşu değerlendirecek "teknikte uzman kişi", ancak o mucit yapay zeka ile aynı hesaplama kapasitesine ve aynı verilere erişimi olan başka bir yapay zeka olabilir.

3. Testin Sonucu: "Aşikarlık" (Obviousness)

Yazar, bu noktada "deneylerin tekrarlanabilirliği" (reproducibility of experiments) ilkesine atıf yapar. Eğer aynı yeteneklere sahip iki süper bilgisayara (biri "Mucit AI", diğeri "PSITA AI") aynı teknik problem ve aynı veri seti verilirse, ikisi de kaçınılmaz olarak aynı çözümü üretecektir.

Bu durumda, "PSITA AI" için, "Mucit AI" tarafından bulunan çözüm "aşikar" (evident) olacaktır. Çünkü kendisi de aynı sonuca ulaşmıştır. Sonuç olarak, buluş, buluş basamağı testini geçemez ve patentlenemez.

4. ABD Hukuku ile Paralellik (KSR v Teleflex)

Yazar, bu argümanı ABD hukukundaki "obviousness" standardı (35 US Code s 103) ile de destekler. ABD Yüksek Mahkemesi'nin KSR Int’l Co. v. Teleflex Inc. (2007) kararına atıfta bulunur. Bu karara göre, bilinen yöntemlere göre bilinen unsurları birleştirmek, eğer sadece "öngörülebilir sonuçlar" (predictable results) üretiyorsa, bu durum "aşikarlık" teşkil eder.

Dini'ye göre, yapay zeka tam olarak bunu yapmaktadır: Kendisine sunulan istem (prompt) üzerine mevcut teknik bilgiyi (prior art) ve bilinen teknikleri kullanarak bir "yeniden düzenleme" yapar. Bu süreçte bir "aniden parlayan deha" (flash of genius) yoktur; sadece öngörülebilir bir sonuç vardır.

5. Türk Hukuku Yönünden Değerlendirme

Makalede Avrupa (EPC) ve ABD hukuku üzerinden yürütülen "buluş basamağı" tartışması, Türk fikri mülkiyet hukuku bakımından da doğrudan geçerlidir. Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa Patent Sözleşmesi (EPC) ile büyük ölçüde paralellik arz eden 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK), patentlenebilirliğin esas şartlarını benzer şekilde düzenlemiştir.

SMK'nın "Buluş basamağı" başlıklı 88. maddesi, " Tekniğin bilinen durumu dikkate alındığında, ilgili olduğu teknik alandaki uzman bir kişi için buluş aşikâr değilse, buluşun buluş basamağı içerdiği kabul edilir." hükmünü amirdir.

Roberto Dini'nin makalesindeki mantık silsilesi, doğrudan SMK Madde 88'e uygulanabilir:

  1. "Uzman Kişi" (PSITA) Vurgusu: Türk hukuk sistemi de buluş basamağı testini, "teknik alandaki uzman kişi" adı verilen hipotetik bir ölçüt kişiye dayandırmaktadır.

  2. Aynı Sorunsal: Bir yapay zekanın (mucit) buluşunu değerlendirecek olan bu "uzman kişi", Dini'nin belirttiği nedenlerle (kapasite ve veri erişimi eşitsizliği) bir insan olamaz. Bu "uzman kişi" de benzer yetkinlikte bir yapay zeka (PSITA-AI) olmalıdır.

  3. Hukuki Sonuç: Bu durumda, PSITA-AI da aynı teknik probleme aynı verilerle yaklaştığında, "mucit" yapay zekanın ulaştığı "öngörülebilir" sonuca ulaşacaktır. Bu nedenle buluş, SMK Madde 88 uyarınca "uzman kişi için aşikâr" kabul edilecek ve buluş basamağı kriterini karşılayamayacaktır.

Dolayısıyla, TÜRKPATENT (Türk Patent ve Marka Kurumu) nezdinde, Thaler davasında olduğu gibi bir yapay zekanın "buluş yapan" (SMK Madde 109) olarak kabul edilmemesi yönündeki şekli engelin yanı sıra, Dini'nin ortaya koyduğu bu esasa ilişkin argüman da (buluş basamağının aşılamaması) yapay zeka buluşlarının patentlenmesinin önünde temel bir hukuki engel teşkil etmektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Roberto Dini'nin bu editoryal makalesi, yapay zeka ve patent hukuku tartışmalarına son derece önemli ve hukuki açıdan sağlam bir perspektif getirmektedir. Makalenin akıl yürütmesi şu şekilde özetlenebilir:

  1. Hukuki Sorun: Yapay zeka tarafından otonom olarak üretilen buluşlar patentlenebilir mi?

  2. Geleneksel Cevap (Yetersiz): Patent kanunları mucidin "insan" olmasını şart koşar (Thaler davaları).

  3. Dini'nin Argümanı (Daha Derin): Mucit sorununu çözsek bile, bu buluşlar buluş basamağı testini geçemez.

  4. Hukuki Dayanak (Testin Uyarlanması): Çünkü bu testi yapacak olan "teknikte uzman kişi" (PSITA), o buluşu yapan yapay zeka ile eşdeğer kapasitede başka bir yapay zeka olmalıdır (PSITA-AI).

  5. Zorunlu Sonuç: Bilimsel tekrarlanabilirlik ilkesi gereği, PSITA-AI da aynı çözümü üreteceğinden, buluş "aşikâr" (evident/obvious) kabul edilecektir (Bkz: EPC Madde 56, 35 U.S.C. 103, KSR v Teleflex ve SMK Madde 88).

Yazar, önemli bir ayrım yaparak analizini sonlandırır:

  • (I) Patentlenebilir Durum: İnsanların yapay zekayı bir araç olarak kullandığı (örn. farmasötik araştırmalarda) ve nihai yaratıcı seçimi insanın yaptığı durumlar. Burada mucit insandır ve buluş patentlenebilir.

  • (II) Patentlenemez Durum: Yapay zekanın tek başına mucit olduğu durumlar. Bu buluşlar, yukarıda açıklanan nedenlerle buluş basamağı testini geçemeyecektir.

Bu makale, yapay zekaya hukuki kişilik tanıma gibi karmaşık yasal reformlara gerek kalmaksızın, mevcut patent doktrinlerinin (buluş basamağı testi) yapay zeka inovasyonlarını patent koruması dışında tutmak için nasıl yorumlanabileceğine dair güçlü bir hukuki argüman sunmaktadır.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


© Copyright Ahmet Çağrı KARACA Hukuk Danışmanlık
  • LinkedIn Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
bottom of page